
Arkeologlar, İstanbul’un 10 mil batısında, Bathonea’da antik zamanlara ait eşsiz kimyasal preparatların (İlaç; kozmetik, parfüm) şişelerinin bulunduğu bir yer keşfettiler.
Alçıtaşı ve gümüşten yapılmış birkaç üst düzey örnek olmasına rağmen, çoğunlukla seramik veya camdan yapılmış, unguentaria olarak bilinen küçük şişeler, eskiden parfüm ve kozmetikten zeytinyağına ve toz tütsülere kadar her şeyi saklamak için kullanılmıştır.
Antik mezarlarda bazı eşyalara rastlanır ancak her mezarda yalnızca birkaçı bulunur.
Kırık oldukları için belli bir süre zarfında atılan eski ev çöp dökümhanelerinde daha büyük sayıdaki unguentaria bulunmuştur. Bathonea’da bulunanların hepsi aynı anda minyatür amfora şeklinde kilden yapılmıştı ve bir sitede 700 unguentarium eşi benzeri bulunmayan parçalardı. Bir çoğu laboratuvardabir araya getirildi.Bu parçalar kırılarak atılmış veya cenaze/dini törenlerde kullanılmış parçalar değildi. Çoğu sağlamdı.Bu, unguentaria üretimi için ve muhtemelen içerikleri için bir sanayi tesisi idi.
Gemilerde bulunan numuneler Gebze ilçesindeki Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK) gönderildi. Testler, kalıntıların Methanone ve Phenanthrene, bitkisel tıpta kullanılan anti-depresanlar ve kalp ilaçları olarak kullanılan bitkilerden türetilmiş maddelere sahip olduğunu buldu.
“Bazıları hala tamir ediliyor, ancak bu arada bir ilaç üretim merkezinin bulunduğuna işaret eden çeşitli ebat, havan ve sobalar da bulduk” dedi. [Kocaeli Üniversitesi’nden doçent Dr. Şengül] Aydıngün, sitede pek çok ilacın özünü oluşturan özel bitkiler bulunduğunu da sözlerine ekledi.Kemik aletleri, spatulalar ve tıbbi araçlar da buldular, bu yüzden bu, tam hizmetli bir ilaç ve tıbbi malzeme deposu gibi görünüyor.
Tesisin bu çatısı, ağır hasar görse bile üretim hattını yerinde tutarak bir yangında çökmüş gibi görünmektedir. Pratik olarak bugüne kadar Bathonea’da kazılan yapıların tümü aynı yangın tabakasına sahiptir.
Örnekler, Polonya’daki Wroclaw Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü tarafından analiz edildi ve karbon örneklerinin 620 ila 640 yılları arasında olduğunu tespit edilmiştir. Bu tarih aralığı anlamlıdır çünkü bu tarihte Avarlar, Sasaniler ile güçlerini birleştirmiş ve 626 yılında Köln’ü kuşatmak için akın düzenlemişlerdi. Karadan ve denizden iki ay süren kuşatmalar esnasında bölgede çok çetin savaşlar olmuştur. Arkeologlar, Bathonea kimya fabrikasındaki ateşin Avar saldırısının kanıtı olabileceğini düşünüyorlar. Daha önce bu çatışmanın başka arkeolojik kanıtı bulunamadı düşünülürse bu açıdan da buluntular çok değerlidir.
Bathonea kalabalık bir liman kentiydi ve beş yıl süren kazılarda arkeologlar büyük bir liman, rıhtım, deniz feneri, uzun, geniş caddeler, saray kompleksi, planlı şehir meydanları ve sokakları, iki büyük suyolu ve İmparator Konstantin’in işaretini taşıyan tuğlalarla inşa edilmiş bir sarnıç buldular. Bulunan diğer eserler, bölgenin M.Ö. 4. yüzyılda Helenistik kentin inşa edilmesinden çok önce işgal edildiğini, Neoconya’ya (M.Ö. 8.000) kadar geri giden nesnelerin Bathonea’da bulunmuş olduğunu
göstermektedir. Bathonea’nın geniş arkeolojik kaydı, İstanbul’un eteklerinde ve bu nedenle başkentin kendi kronolojisindeki boşlukları doldurabileceği için önem taşıyor.
Örneğin, İstanbul’un Neolitik Çağ’ı arkeolojik açıdan oldukça iyi
belgelenmiştir, ancak Hitit döneminden (M.Ö. 2000 yılına kadar) bir şey yoktur. Bu nedenle, Bathonea’daki Hitit seramiğinin Kimya/ bitkisel ilaç tesisindeki yanık katman ve komşu yapıları, 7. yüzyıldaki büyük ayaklanmanın ilk arkeolojik kanıtını sunarak bu kronolojiye eklendi. Bu keşif bir çok net olmayan bilginin, varlığının doğrulanmasıydı.

Kaynak:etsy.com- Yellow Art Glass
Perfume Bottle Tall Floral Stopper
Vintage.