
19. yüzyıla geldiğimizde ise, karşımıza kimyager Kolbé çıkıyor. Kolbé çiçekleri, ağaçları ya da bir başka değişle parfüm üretmek için kullanılan organik her hammaddeyi dışlayarak, karbon, hidrojen ve oksijen elementleriyle asetik asidi sentezlemiştir. Kısaca bu buluş sentetik parfüm dünyasının başlangıcı oldu denilebilir.
8 milyon çiçekten elde edilen 1 kg esans yerine, bu buluşla çok çok daha az maliyetle esanslar üretilmeye başlanmıştır. Bugün kullandığımız parfümlerin çoğu sentetik esanslar ile üretilmekte ve daha ekonomik parfümlerin doğmasına neden olmuştur. İster sentetik hammaddelerden yapılarak Marilyn Monreo’da hayat bulsun, isterse de Taputti ile arkeolojik tabletlerde yer alsın, parfümler hayatımızın tam ortasında bizlere eşlik etmeye devam ediyorlar. Sümerlerle başlayan parfüm yolculuğu daha sonra, eski Çin, Kartacalılar, Türkler, Persler, Araplar, Yunanlılar ve Romalılar tarafından da, parfüm kendi kültürlerine dâhil edilmiştir.